Wikipedia

Arama sonuçları

11 Nisan 2018 Çarşamba

Sokaklar vardır



Sokak deyip geçmeyin, sokakların da ruhu vardır, canı vardır, dili vardır. Görebilenler için o taş ve beton yığınlarının ardına gizlenmiş anılar, terk edilmişlikler, yaşanmışlıklar, özlemler vardır.

Sokaklar vardır, soğuk ve karanlık, bir o kadar da izbe...Ne zaman geçmek zorunda kalsanız sizi ürkütür, korkutur. Acele adımlarla bir an önce geçmek, geride bırakmak istersiniz ama hep peşinizden gelen gölge gibi sizi izler, kurtulamazsınız...

Sokaklar vardır, cıvıl cıvıl, rengarenk, yaşam dolu. Ne zaman geçseniz çocuk sesleri yankılanır kulaklarınızda...Kimi çift kale maç yapar bağırış çağırış...Kimi saklambaç oynar kuytu köşelerde, bahçelerde... Hiç bitsin istemezsiniz oyunları...Oturup izlemek sessizce keşke mümkün olabilse...

Sokaklar vardır, mis gibi yemek kokar her geçişinizde...Pencerelerden sokağa buram buram yaşam kokusu yayılır. Hele zeytinyağında kavrulan soğanın kokusu, anne sofrasını anımsatır sizlere... Kapatıp gözlerinizi, evinizde hayal edersiniz kendinizi ılık bir Mayıs günü...

Sokaklar vardır, terk edilmiş, bomboş, ıssız ve bir o kadar anlamsız...Bazen neden buralardan geçtiğinizi siz de bilmezsiniz. Yalnızlık doludur her köşesi, terk edilmişlerin diyarı, yalnızların son durağı...

Sokaklar vardır, anılarla dolu, sanki tüm geçmişinizi gizler. Bazen çocukluğunuzu yaşarsınız, bazen ilk gençliğinizin ilk heyecanlarını... Çocukluğunuzda top oynarken düşüp dizlerinizi kanattığınız gelir önce aklınıza, sonra da kanayan yüreğiniz...

Sokaklar vardır, hiç unutulmaz. Çocukluk aşkınızla ilk karşılaştığınız, ilk göz göze geldiğiniz, el ele tutuştuğunuz hatta ilk öpüştüğünüz kuytu köşeler...Bin yıl geçse unutulmaz, tadı kalmıştır hala dudaklarınızda...

Sokaklar vardır, ölümü anımsatan. Ne zaman geçseniz, en yakınınızı son yolculuğuna uğurladığınız yer olarak kalmıştır hafızanızda, başka hiçbir şey görmez, düşünmezsiniz. Orası ölüm kokar sizin için ve  içinizde hep derin bir acı, ince bir sızı...

Dedim ya sokakların da bir canı vardır, ruhu vardır. Bazen tüm yaşanmışlıklar canlanır karşı kaldırımda. Siyah beyaz eski bir film gibi tüm hayatınız akar gider tozlu yollarda...

Ve sokaklar yaşamın sonsuzluğunda uzanıp giderken, geride kalan hep biz oluruz, yetişmek için çabalarken zamana...
İlhan İLMENÖZ

15 Ocak 2018 Pazartesi

Nazım Usta"ya Selam Olsun


Bugün Türkiye'nin ve Türkçe'nin usta şairi Nazım Hikmet'in 116.doğum günü.

Aslında O'nun gerçek doğum tarihi 20 Kasım 1901'dir.  Ancak ailesi 40 gün için bir yaş büyük görünmesin diye  doğum tarihini 15 Ocak 1902 olarak değiştirmiştir. Eniştesinin anılarında ise 17 Ocak'tan bahsedilmesine rağmen 15 Ocak daha çok kabul görmüştür.


O'nun yaşam öyküsü ve şiirleri milyonlarca insanı  etkilemiş ve birçok kişinin dünyaya bakışına yön vermiştir.

Sevmeyenleri tarafından 'vatan haini' ilan edilen ve  sürekli tartışılan, sevdanın, hasretin aşkın ve özgürlüğün şairidir Nazım Hikmet.

Barışı, özgürlüğü, hasreti, kardeşliği en güzel anlatan "yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine"... diyen şairdir.

Memleket özlemini, aşkı, tutsaklığı, sevdayı hiç kimse  O'nun kadar güzel anlatamaz.


İşlerine geldiği zaman Nazım'dan dizeler paylaşan ama işlerine gelmediği zaman faşizmin zindanlarına mahkum edenler hariç, tüm gerçek Nazım Hikmet sevdalıları, bu günü coşkuyla doyasıya yaşayın.

Kendinize Nazım'dan şiirler okuyun, dostlarınızla Nazım şiirleri paylaşın, onlara Nazım'dan dizeler armağan edin. Nazım şiirlerinden bestelenmiş şarkılar dinleyin.

Bizler ne kadar şanslı insanlarız ki, dünyanın tüm dillerinde okunabilen Nazım'ı,  şiirlerini yazdığı dilde, yani kendi dilimizde okuyabiliyoruz.

İyi ki doğdun Nazım Hikmet... İyi ki yazdın Nazım Usta...

'memleketimi seviyorum.
çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım.
hiçbirşey gideremez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi' 
diyen Nazım gerçekten vatan haini olabilir mi? Memleket özlemiyle yanıp tutuşan ve öldüğünde;

"Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni 
ve de uyarına gelirse, 
tepemde bir de çınar olursa 
taş maş da istemez hani"...  
diyerek bir köy mezarlığına gömülmek isteyen Nazım Usta, sanki yıllar öncesinden bugünleri görür gibi yazmış dizelerini...

"Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına;
- çürüyen diş, dökülen et-,
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler.
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet"...

SAYGIYLA...
İlhan İLMENÖZ