Wikipedia

Arama sonuçları

10 Şubat 2017 Cuma

Kimseyi yormadan ölümü seçmek


Sosyal medyadan ya da haber sitelerinden okumuşsunuzdur, "hastalık ve yaşlılık sorunlarından kurtulamıyoruz. Kimseyi yormadan, kırmadan, muhtaç olmadan gidiyoruz" diyerek el ele ölüme giden emekli çiftin öyküsünü...

Yaşamlarına birlikte denize atlayarak son vermeleri, mal varlıklarını hayır kurumlarına bağışlamaları, son günlerini geçirdikleri otel personeline teşekkürleri, evlatlarına kırgın oluşları vb. gibi olayın magazin boyutları bir yana, bilerek ve isteyerek ölümü seçmek, ölüme elele gitmek bir hayli düşündürücü ve bunları okurken bile insanın canı sıkılıyor.

Burada tartışılması gereken asıl konu da bu zaten. Hastalıklarının tıbbi açıdan hiç bir çözümü olmayan, çaresiz insanların ve yakınlarının bir seçeneği olmalı mı?
Bu soru akıllara bazı ülkelerde uygulanan "ötanazi hakkı"nı getiriyor.

Bence bu şekilde kesinlikle yaşama şansı olmayan hastalar için hem daha fazla acı çekmemeleri, hem de  son anlarını kendilerinin belirlemelerini sağlamak amacıyla ülkemizde de isteyenlere ötanazi hakkı tanınmalıdır. Sonuçta  çaresiz ve acı çeken insanlar için bir seçenek ve anayasal bir hak olmalıdır.

Ötanazi uygulamasının yasal olduğu ülkelerde , aktif ve pasif ötanazi şeklinde farklı 2 uygulama var.

Aktif ötanazide, doğrudan uygulama söz konusu. Öldürücü madde, kurtarıcı tedavi uygulanması imkânsız olan hastaya doğrudan verilir.

Pasif ötanazide, dolaylı bir uygulama söz konusu olup, hastayı hayatta tutan makineler kapatılır ya da geçici - kısmi tedaviye yönelik ilaçların verilmesi kesilerek, ağrının giderilmesi dışında bir tedavi uygulanmaz.

 Avrupa"da; Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İsviçre gibi ülkelerde ötanazi  yasalar tarafından destekleniyor. ABD"de de bazı eyaletler ötanaziyi tanımış durumda.

Yasalarımıza göre  ötanazi hakkı yok ve uygulayanlar hakkında ağır cezalar uygulanıyor. Türk Ceza Kanunu'na göre, hastaya ötanazi uygulayan fail (hekim), tasarlayarak (taammüden) adam öldürme hükümlerine göre yargılanır ve ağırlaştırılmış müebbet (ömür boyu) hapis cezasıyla cezalandırılır.

Ülkemizde 1998 yılında yayınlanan Hasta Hakları Yönetmeliği'nin "Ötanazi Yasağı" başlıklı 13. maddesine göre, ötanazi yasaklanmış durumda. Söz konusu maddede şöyle deniliyor:

"Tıbbi gereklerden bahisle veya her ne suretle olursa olsun, hayat hakkından vazgeçilemez. Kendisinin veya bir başkasının talebi olsa dahi, kimsenin hayatına son verilemez."

Ülkemizde çok fazla tartışılmayan ve gündeme gelmeyen bu konunun artık tartışılması ve bu konuda yasal düzenlemeler yapılması zamanı gelmedi mi?Ama organ bağışı konusuna bile yeteri kadar yanaşmayan bir toplumda, ötanazi nasıl tartışılır o da ayrı bir konu.

Şimdi herkes  kendini bu habere konu olan emekli çift yerine koysun. Çaresiz bir hastalığınız var ve ölüme yakınsınız. Yani kurtuluş şansınız kesinlikle yok. Ölüm zamanınızı, yerini ve son olarak kimlerin yanınızda olacağını bilmek ve bütün bunları siz belirlemek istemez miydiniz?

Yakınları gözleri önünde acılar içinde  ölürken çaresiz kalanlar çok iyi bilirler. Eğer hiç bir umudunuz yoksa boş yere acı çekmek niye? Üstelik size bakacak bir yakınınız da yoksa...

Sonuçta ölümü seçmek de bir tercih değil mi?
İster bir hastane odasında, ister denizin ortasında...

İlhan İLMENÖZ

Hiç yorum yok: