Wikipedia

Arama sonuçları

31 Ocak 2017 Salı

Sosyal medya teşhirciliğini seviyoruz


İnternet ve sosyal medya kullanımının olmadığı ve teknolojinin bu kadar gelişmediği zamanlarda bize ait olan ve biz istemediğimiz takdirde başkalarının öğrenmesi çok da mümkün olmayan yaşamlarımız vardı. İster özeliniz deyin, isterse gizledikleriniz, belki bir kaç dost ve sırdaşınız dışında yaşadıklarınızı başkaları bilmezdi.

Ancak teknolojik gelişmeler, internet, sosyal medya kullanımı ve bunları destekleyen her türlü araç ve programlar yaygınlaşmaya başladıkça özellerimiz ve gizliliklerimiz de birer birer ortadan kalkmaya başladı. İşin daha da ilginci bu sınırları biz kendimiz bilerek ve isteyerek kaldırdık.

Geçen gün izlediğim bir dizide "modern hayat, röntgenciliğin ve teşhirciliğin kutsal olmayan bir karışımına benzer. İnsanlar sürekli kendi içlerini ve dışlarını yayınlıyorlar" diyordu.

Aslına bakılırsa çok doğru bir tanımlama... Burada  belirtilen “modern hayat” kavramından benim anladığım, teknolojinin, internet ve her türlü sosyal medya kullanımının geldiği noktadır. Sorarım size hanginiz evde/işte cepte hiç internet kullanmıyorsunuz? Hanginizin herhangi bir sosyal medya hesabı yok? Teknolojiden yararlanmak elbette çok güzel de bir de abartmasak…

Artık teşhirci de biziz, röntgenci de… Her şeyimiz gözler önünde, her şeyimizi bilerek ve isteyerek sergiliyoruz. Gittiğimiz, gezdiğimiz yerlerden yediklerimize, yaptıklarımızdan kimlerle nerede birlikte olduğumuza, hatta içsel dünyamızda yaşadıklarımıza kadar adım adım her şeyimiz ortada. Neredeyse her an her şeyimizi yazılı veya görüntülü başkalarıyla paylaşıyoruz.

Arkadaşlarımızın-dost ve akrabaların ne yaptığını, nerede olduğunu artık anında öğrenebiliyoruz. Kim nerede ne yemiş, ne içmiş, kimlerle beraber nereye gitmiş, nerede eğlenmiş hepsini anında biliyoruz.

Bırakın yeme-içme gezme olaylarını, artık hastanede geçirdiğimiz en basit operasyondan tutun hangi camide namaz kıldığımıza, yakınlarımızı hangi mezarlıkta sonsuza uğurladığımıza kadar her anımızı, her şeyi birilerinin gözüne sokmaya bayılıyoruz.

Üstelik bütün bunları yaparken kimse bizi zorlamıyor. İstediğimiz için yapıyoruz. Belki de bundan garip bir zevk alıyoruz. Sadece kendimize ait olan şeyleri sergilemiyor, başkalarını da sürekli gözlemliyor, onların da neler yaptığını öğrenmeye çalışıyoruz.

İnsanın kendini çıplak gibi hissetmesine yol açan, adeta bir çeşit röntgencilik/teşhircilik olan bu eylemler bazen istenmeyen takip ve tacizlere de yol açabiliyor. Stalking/Stalklama ve stalker gibi kavramlar bu gizlice dikizlemelerin sosyal medyacası...

Hatta farklı isim ve cinsiyetlere bürünerek, tanımadıkları insanlara bu sosyal medya araçlarını kullanarak özel mesajlar atan, onları rahatsız eden ve bundan garip bir zevk duyan geniş bir kitle de var.

Bize ait olan "özelimiz" diye bir şey kalmadı… Bir zamanlar sadece kişiye özel olan günlük ve foto albümleri yerine, artık her anımızı paylaştığımız yazılı ve görsel araçlar yani sanal günlüklerimiz ve sanal albümlerimiz mevcut. Üstelik internet ortamında bir kez iz bıraktık mı bunları temizlemek de çok zor.

Eskiden tutulan günlüklerin, istenmeyen mektupların, bir daha görmek istemediğiniz fotoların yakılıp yırtılması/yok edilmesi kadar kolay değil her şey. Bir kere internet ortamında paylaştınız mı, artık geriye dönüş çoğunlukla mümkün değil.

Eski aşklar, arkadaşlıklar, dostluklar kavgalar, ayrılıklar, hüzünler ve tüm yaşananlar sadece bu kişilere ait ve onlar tarafından bilinirken şimdi ilgili-ilgisiz herkes her şeyi biliyor, öğreniyor.

Asıl sorun perdeleri çekmeden rahatça oturabilme özgürlüğü mü, yoksa açık perdelerden içeridekileri dikizleyenlerin terbiyesizliği mi?

Artık biri bizi gözetlemiyor, herkes herkesi gözetliyor. Acaba ilgi manyağı mı olduk? Yoksa çok mu yalnızız?


İlhan İLMENÖZ

Hiç yorum yok: